16 Mayıs 2015 Cumartesi

KALKAN ELLER GAZELİ

Bana keder hüzün sızlanmak düşer
Sana neşe seviç pek kıyak düşer

Her gece her gündüz bu bağrımda
Bir deynek kırılır bir dayak düşer

Seneler döndükçe dolanıp devir
Yeşil ağacından bir yaprak düşer



Çiğneme bu caddeleri hıncınla
Kabrine bir kürek boz toprak düşer

Çatık kaşlarından asık çehrenden
Çayır çayır yakan bir sıcak düşer

Bilen olmaz seni ozandan gayri
Sonra saçlarına hep ak ak düşer

Alevden al aktan ak alnına
Bir öpüş dokunur bir dudak düşer

Her seher üşürüm titrer vücudum
Bir yel gelip geçer bir sazak düşer

Çölde bıraktığın ayak izlerin
Kalkan ellerime pek uzak düşer

Sana gelsem desem titrer dizlerim
Bin adım atarım bir ayak düşer

Ey gönlüm unut ve ümidini kes
Bundan böyle ban ağlamak düşer
----
AÇIKLAMA
Bu şiir, benim kayıtlarımda yok. Mayıs/2015 tarihinde   Mustafa Koyuncunun şiir defterinde rastladım ve buraya ekledim. Lise yıllarında yazdığım ve unuttuğum şiirlerden. Çünkü isim tashihi yaptırmadan önce yani Ali Nacar iken yazmışım. 1979 yılında Alim Kemal Nacaroğlu olarak adımı ve soyadımı değiştirmiştim. 

28 Aralık 2014 Pazar

Aşure ve Tütün

yani şunu demek istiyorum
havalar ısınınca
ya bir gece ya bir gün
saçaklı'da aşure içeriz bir
bir de efkarlanınca tütün

iyice
güneş kaybolunca
ay vurunca

buğusu sıcaktır/ sımsıcak
efkarlanmamak
elde mi dostum

garip bir dünya
ne tuhaf ne acı

aşure sıcaktır
içimizi yakar
mubah

sonra soğutur tütün
günah
aşure yerli
tütün kaçak
biri bizden biri yabancı

Ayak Sesi


köşeden sola saptın mı
sağlık ocağı görünür
bir çocuk ağlar sebepsiz
bahçede bir kadın yürür

önce ayak sesi sonra kokusu gelir
buğusu demli çayın da
görün bana kapını yüzüme vurma
güz sonunda kış başında

hülyam yakın gönlüm uzaktı
hava kararmadan daha
bahçesindeki ağaca
bir kuş kondu bir kuş kalktı

Ali Kemal Nacaroğlu

elleri



uyuşukluğuyla sopsoğuk duruyor karşımda
içimiz yaşarıyor
kaderin yeniden yaratılmasının imkansızlığı kadar
yaşamın sonu
son günleri başlıyor doğunca dünyaya
var mı?
bilmiyorum tanrı'nın elinin değmediği yeri
hep öyle deriz/ o varken şeriki yoktu
dipsizce deriz
edepsizce köksüzce ve sorumsuzca
ah ne güzel
deriz de rahatlarız

yine duruyor
yine öyle çalıyor
sağa döndü elif sola döndü yine baktı

içimin ürpertisi
gümbürtüsü değil bu yüreğimin

Ali Kemal Nacaroğlu

Gidişine Ağıt



yolumuz karanlık
elime yapışıyor yıldızlar
ben geceyi ayırıyorum
çiçekler kokuya vurgun
/ bu şiiri hafızaya al!

gittin bahar da gitti bıraktığın gül kaldı
bir o kumral saçların mevsimsiz sümbül kaldı
dal gebeydi meyveye kurt kemirdi bitirdi
ısırgan çiçekleri otlar sazlıklar kaldı
ayak izlerin ve göz yaşların bıraktığın
nice baş dönmelerim ve kıvranmalar kaldı
gittin bahar da gitti kaç mevsim geldi geçti
güller zambaklar soldu çalılar dikenler kaldı
haklar özgürlükler ak kanatlı güvercindi
sen gittin onlar gitti yüreğim sızlar kaldı
gittin bahar da gitti çiçek kaldı gül kaldı
artakalan gülüşün o hatıralar kaldı
garez edeyim bari yüzünü görmeyeyim
deme kim bu gönlüme dökülmedik su kaldı
çekil git toprağımdan billah hem vallah kemal
gelme seni nedeyim bende hayalin kaldı
gittin bahar da gitti bıraktığın gül kaldı
bir o kumral saçların mevsimsiz sümbül kaldı

heybem boş



Ha vurdular aha vuracaklar beni
Azrail çevirir ölüm kucaklar beni
  
Dilenciyim heybem boş sana geldim
Senin kapından kovacaklar beni

Güneş değil ateş değil aşk değil
Yakar daha başka sıcaklar beni
  
Darağacı yanda divan kurulur
Sorgusuz sualsiz asacaklar beni
  
Susadım aşkına nasıl geleyim
Bir hiç uğruna uçurur uçaklar beni
  
Bağrıma binlerce hançer saplanır
Kesmez bildiğimiz bıçaklar beni

Ha vurdular aha vuracaklar beni
Azrail çevirir ölüm kucaklar beni


Kahrolası



Murat telefon etmeden önceydi
Sonra beni bir it ısırdı kelimelerde
Kahrolası kancık ısırdı işte
Rengini bilemem ısırdı işte

Teravihten önce miydi sonra mı
Diyelim önce olsun ta gündüz
Ne bileyim gafil avlandım -
Kara köpek şarkı söyle gülerdi

Sanmayasın hayra alamet değil
Fahri şikayetim sana ısırdı-işte
Kadere inanır asi değilim

Bu ne haldir şimdi durup dururken
Celallenmek neden nazlanmak sonra
Yüreğin ağlarken çırpınmak niye

Dişi olduğunu biliyorum ya
Nasıl bilemedim kudurduğunu
Aniden ısırdı kahrolsun kancık